BW-HABER
“Madımak ve Başbağlar vahşetinin 24. yılında yaralarımızı sararak güçleneceğiz”
Sivas’ta 2 Temmuz 1993 tarihinde Madımak Oteli’nde bulunan 33’ü yazar ve ozan olmak üzere 35 kişi, otelin kundaklanmasıyla hayatını kaybetti. 3 gün sonra 5 Temmuz da PKK Başbağlar’da 33 vatandaşımızı katletti. Bu katliamların 24. yılı nedeniyle açıklama yapan Mustafa Yeneroğlu, “Hem Madımak, hem de Başbağlar katliamları bizi bölen, ayrıştıran ve toplumsal barışımıza kasteden vahşiliklerdir. Bu örnekler toplumsal barışımızı muhafaza edebilmemiz için 24 yıl öncesinden bize sesleniyor.” ifadelerinde bulundu. Yeneroğlu sözlerine şöyle devam etti:
“24 yıl önce bugün Madımak’ta, ondan hemen 3 gün sonra ise Başbağlar’da meydana gelen vahşet, birlikte yaşama hususunda sorunu olmayan insanların nasıl kutuplaştırılabildiğini ve kirli çıkarlar uğruna insan yaşamına nasıl kastedilebildiğini gösteren iki acımasız terör eylemidir. Her iki eylem de insanlığın akıl, vicdan ve adalet duygularını; kör ve sağır edici bir nefret dalgasıyla etkisizleştirmeyi amaçlamıştır.
Siyasi hesaplara kurban edilmemesi ve üzerinden kimlik bularak suistimal edilmemesi gereken bu iki elim olay, bu topraklarda barış ve huzur içerisinde kardeşçe bir arada yaşama arzusunu hiç bir zaman yok edemeyecektir. Sivas’ta Madımak ile başlayıp Erzincan Başbağlar’da sürdürülen bir vahşet depremi ile yıkılmak istenen toplumsal barışı sağlamak yönündeki çabamızı, bu ilkelere sıkıca bağlı kaldığımız müddetçe güçlendirebileceğiz.
Madımak katliamı kurbanları anılırken bile bir kesimin diğer kesimi sözde ‘Madımak’ın failleri’ olarak suçlaması, toplumun bilhassa mütedeyyin kesiminin zan altında bırakılmasına yönelik algı oluşturulması, kutuplaşmanın toplumsal barış adına ne denli kötü sonuçlar verdiğinden hâlâ ders alınamadığı anlamına gelmektedir. Yine ne kadar provokatif olursa olsun farklı fikir sahiplerinin ‘yok edilmesi gereken birer tehdit’ olarak görülmesi de aynı hatanın izdüşümüdür. Ülkemizde toplumumuzun her kesimiyle huzur ve barış içinde yaşama sevdamız, karşılıklı olarak Başbağlar’ı olduğu kadar Madımak’ı -ve tam tersini- ne kadar dert edindiğimizle yakından ilgilidir. Toplumsal barışımızı güçlendirmenin en etkili yolu da, sırf aynı dünya görüşüne sahip olmadığımız için Sivas’ta hayatını kaybedenleri anamayacağımızı düşünen veya diğer tarafta olayları nefret dolu bir kimliğe dönüştüren ayrıştırıcı yaklaşımlara sırt dönmek olacaktır.
Toplumumuzun yaralarına en iyi gelecek olan şey, farklılıklarımızın bizleri ayırdığını değil, zenginleştirdiğini yeniden hatırlamamız ve birbirimizin acılarını yine birbirimizin saracağına olan inancımızı diri tutmamız olacaktır. Bu düşüncelerle Madımak ve Başbağlar katliamlarında hayatını kaybedenleri anıyor, bu acı olayların yaralarını hep birlikte sararak, yaralarımızın toplumda ayrım gözetmeksizin hepimizi daha da güçlendirmesini temenni ediyorum.”