BW-HABER
Paris 5 Kasım 2017
“Hayat bir kitaptır ve gezip görmeyenler hep aynı sayfayı okur.” St. Agustine
Amerikalı yazar gezmeyenler için bunu söylüyor. Avrupa Otobüs Gezi Organizasyonu ise; ‘ Avrupa’yı Otobüsle Keşfedin !!! ‘ diyor. Bizde Berlin, Hamburg, Salzburg, Venedik, Milano, Zürih derken yaşlı kıta Avrupa’nın başkenti Paris’e yolculuk yapmaya karar verdik. Nürnberg, Münih, Ulm Stuttgart, güzergahından gelen Otobüs ile Almanya’nın Karlsruhe kentinden Cuma sabahı hareket ettik. 553 km lik yolculuğumuz yaklaşık 7 saat sürdü.
Paris denilince akla ilk gelen Eyfel kulesinde romantik bir gün batımı izlemek, sanatı en derinden ciğerlerinize kadar çekmek. Paris’te bir sanat galerisi veya tiyatroya rastlamak her zaman mümkün. Genelde bu tür binaların önünde sıra bekleyen güvenlik aramasından geçen insanları görürsünüz. Dünyaca ünlü Sen Nehrinde kısa bir tekne gezisi yapmak, Eyfel kulesine olabildiğince yürüyerek kaybolmak. İşte kısaca Paris bu…
Dünya literatörlerinde romantizmin şehri, yada Paris’te aşk başkadır cümleleri ile kendinizi yormayın. Bırakın şehri doyasıya yaşayın, şehre dokunun, sokaklarında kaybolun. Paris; moda, sanat, büyük anıtlar, şehir ve romantizm ile anılır. Sanatsız, kültürsüz Paris olmaz, Louvre Müzesi ve içinde bulunan 35.000 sanat eseri. Eğer gezmeye vaktiniz yoksa burada vakit kaybetmeyin. Kim hatırlamazki Victor Hugo’nun Quasimodo’sunu ”Kathedrale Notre-Dame de Paris”. Victor Hugo o karakteri yazmasaydı bu gün Notre Dame Katedrali olmayacaktı. Tiyatro, sanat, müze, tarihi binaları sevmem diyenlerin bile unutamayacağı bir şehir Paris.
Francia sözcüğüne dayanan “Frankların yurdu” olan Fransa Cermen boyları tarafından batı kısmında kuruldu. Ocak 1793’te Fransız ihtilali esnasında 14.Louis “Vatan Hainliği” suçlaması ile Concorde meydanında giyotinle idam edildi. Bu gün Şanzelize yolunun ulaştığı meydan olarak anılan en büyük meydanlardandır.
Fransa 18. ve 19. yüzyıllar arasında, dönemin en büyük sömürge imparatorluklarından birini kurdu ve Avrupa’nın en güçlü ekonomisine sahip ülke konumuna geldi. Ancak bunun farklı bir getirisi oldu ve Paris sokakları işsiz siyahlar ile dolu.
Başkent Paris’in nüfüsü 12 milyon, merkezde ise 2,3 milyon insan yaşamakta. Almanca konuşan rehberimiz Paris’te ikamet edenlere “Parisien” diye hitap edildiğini söyledi. Paris çok güzel diyor ama bir yandan da çok pahalı diye de yakınıyor. Paris’te 10 metre kare bir oda tam 650 Avro, inanılması çok güç bir ücret.
Paris’i yaya olarak gezmek çok zor. 10 km lik bir alanda görülecek çok önemli yerler bulunmakta bu nedenle en uygun şehir içi belediye otobüsleri. 12 Avroluk bir kart ile şehirde bulunan önemli yerleri ziyaret edebilirsiniz.
Avrupa Otobüs Gezi Organizsyonu size şehirde gezmek için iyi bir olanak veriyor. Otobüs ile şehir turu ve görülebilecek yerleri ziyaret etmenizi sağlıyor. Paris otobanından şehre yaklaşıyoruz otobanda aşırı bir trafik yok. Çift yol basit bir otobanı var Paris’in. Şehre girer girmez yoğun ve karmaşık bir trafik bekliyor sizleri. Araç kullanmadığınız için çok şanslısınız. Araç kiralarsanız özellikle kavşaklarda çok dikkat edin. Araçlar kavşaklara çok sert bir giriş yaparken kimin öncelikli olduğuda anlaşılamıyor. Paris’te bir çok aracın kazalı olmasıda nedenleri konusunda sizlere bir ipucu verecektir.
Paris turumuza ünlülerin yatmakta oldukları Père Lachaise mezarlığından başladık. Kimler yok ki bu mezarlıkta; Jean de La Fontaine, Ahmet Kaya, Yılmaz Güney, Honore De Balzac, Sadik Hidayet, Camille Pissarro, Oscar Wilde. Napolyon tarafından kurulan mezarlığın mimarı Alexandre Théodore Brongniart. Mezarlığın La Fontain den sonra meşhur olduğu rivayet ediliyor. Mezar o kadar meşhur ki yılda 1 buçuk milyon turist ziyaret ediyor. Yılmaz Güneyin mezarı ana girişte solda 300 m kadar yürümeniz gerekiyor.
Fransa’nın Afrika’yı sömürü çalışması günümüzde Fransa için bir sorun olmuş. İşsiz kalan Afrika kökenli gençler suça itiliyor. Fransa’da kap-kaç, gasp ve soygun yaygın. Özellikle banliyö hatlarında RER yazılı trenlerle gece seyahat tavsiye edilmez. Turistik yerler daha güvenli. Fransız polisin anlamsız siren sesiyle şehir içinde, polis arabalarını hızla sürmelerine bir anlam veremedim. Sürekli polis sirenleri duymak insanı rahatsız ediyor. Her kavşakta Jandama görmek mümkün. Şehir de OHAL’i az da olsa hissediyorsunuz.
Fransa’da banyo ve tuvalet kültürü olmaması sebebiyle kötü kokuya karşı parfüm Fransa’da üretilmiş, bir rivayette ise gelinlerin ellerinde ki çiçeklerin Fransa adeti olduğu, insanların fıçıda senede bir kaç kez banyo yaptıklarını kötü koku nedeniylede genç kızların güzel kokulu gelin çiçeği taşıdığı rivayet edilenlerden.
Louvre müzesi gezilebilecek en önemli tarihi mekanların başında geliyor. Notre Dame Katedrali ücretsiz olup biraz sabretmeniz gerekecek. Paris’e kadar gelipte romanlara, sinemalara konu olmuş o karakterin yaşadığı yeri ve mekanı görmeden gitmek olmaz. Sen nehri üzerinde yaptığımız doyumsuz 25 dakikalık nehir turu ile bir çok önemli yapıyı, eseri farklı açıdan görme imkanı bulduk.
Avenue des Champs-Élysées caddesi ünlü Şanzelize meydanı ve kapısını gezilmesi gereken önemli mekanlar arasında başta yer alıyor. Yaklaşık 2 km uzunluğunda ki lüks mağaza ve restorantları barındıran cadde günün her saati kalabalık. Arc de Triomphe de l’Étoile kapısını görmek ve resim çektirmek isteyenler trafik canavarları arasında canları pahasına en iyi görüntüyü almaya çalışıyorlar.
Parisin hatta Avrupa’nın sembolü olan Eyfel kulesi, tepesindeki anten ile birlikte 324m dir. Eyfel Kulesi 1887 – 1889 yılları arasında Gustave Eiffel tarafından siparişi verilmiş İsviçreli mühendis tarafından Paris Fuarı için inşa edildi. 7,8 milyon Frank olan maliyeti kısa zamanda ödeyen kule bir yıl içinde büyük bir gelir ile kara geçti. 20 yıllığına inşa edilen kule 1909 yılında yıkılması planlanırken iletişimde büyük fayda sağladığı görülmüş ve yıkımdan vazgeçilmiş.
Notre Dame katedralinin hemen karşısında Zero Point yani sıfır noktası var. Burası şehrin merkezi olarak kabul ediliyor. Paris’te hediyelik eşya satanlara öendikleri fiyatın dörtte birini vermeniz durumunda kabul edeceklerdir. Satıcıların çoğu az buçuk Türkçe konuşuyor. Anlaşmakta zorlanmayacaksınız. Paris’te bir fırından yeni çıkan sıcak bir baget ekmeği ni yemeden gelmeyiniz. Yemek demişken Paris’te merkezde yemek fiyatları biraz abartılı ancak ara sokaklara girdiğinizde fiyatlar biraz daha düşecektir. Paris’te Sicilyalı birine ait restorantta piza ile öğle yemeğini atlattık. Otel yolumuzu tuttuğumuzda üzerimizde büyük bir yorgunluk vardı. Hala Paris’i gece tekrar gezme hayalleri kurarken sabah kahvaltı için uyandırıldık.
Paris’i yaşayarak, dokunarak gezin…