Dışişleri Bakanı Ertuğruloğlu: Türkiye-AB ilişkileri Kıbrıs ile ilişkilendirilmemeli
“KIBRIS MESELESİNE İLİŞKİN TUTUMUMUZDA DEĞİŞİKLİK YOK”
Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu, Türkiye’nin ve KKTC’nin Kıbrıs meselesine ilişkin tutumunda bir değişiklik bulunmadığını vurgulayarak, Türkiye-AB ilişkilerinin Kıbrıs ile ilişkilendirilmemesi gerektiğini kaydetti.
Dışişleri Bakanı Ertuğruloğlu, Türkiye’nin Kıbrıs Türk halkının hak ve çıkarlarını koruma konusunda her zaman en büyük destekçisi olduğunu belirterek, Türkiye’nin AB ve uluslararası arenada daha etkin bir rol üstlenmesinin, KKTC’nin uluslararası tanınma mücadelesinde önemli bir itici güç olacağını vurguladı.
Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu, 29 Ağustos’ta Brüksel’de gerçekleştirilecek Dışişleri Bakanları Toplantısı’na (Gymnich) ilişkin Kıbrıs Gazetesine değerlendirmelerde bulundu. Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın toplantıya katılımının Türkiye-AB ilişkilerinin Kıbrıs meselesiyle ilişkilendirilmemesi gerektiğini belirtti.
Ertuğruloğlu, geçmişte AB’nin Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki hidrokarbon faaliyetlerini bahane ederek aldığı tedbirleri hatırlattı. 15 Temmuz 2019’da gerçekleştirilen AB Dış İlişkiler Konseyi toplantısında Türkiye’ye karşı alınan bu önlemlerin, Kıbrıs meselesinin AB tarafından nasıl kullanıldığını gösterdiğini ifade eden Ertuğruloğlu, bu yaklaşımın hem Türkiye-AB ilişkilerine hem de Kıbrıs meselesine zarar verdiğini söyledi.
Ertuğruloğlu, AB’nin uluslararası antlaşmalar ve kendi üyelik kriterlerine aykırı olarak Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ni (GKRY) üye yapmasının, Kıbrıs sorununun bugünkü durumuna gelmesinde ve Türkiye-AB ilişkilerinin GKRY’nin kaprislerinin esiri olmasında birinci derecede sorumlu olduğunu belirtti. Ertuğruloğlu, “Avrupa Birliği, GKRY’yi üye yaparak Kıbrıs konusunun çözümünde ve Türkiye-AB ilişkilerinde çıkmaza girmiştir.” dedi.
Avrupa Birliği’nin son dönemde Türkiye ile ilişkileri geliştirme arayışında olduğunu belirten Ertuğruloğlu, bu diyaloğun Kıbrıs meselesinden bağımsız olarak ele alınması gerektiğini vurguladı. Ertuğruloğlu, “AB, Kıbrıs Rum tarafının şımarıklıklarına tutsak edilemeyecek kadar önemli stratejik çıkarlara sahiptir. Son dönemde yaşanan bölgesel ve küresel sınamalar, AB ile Türkiye arasındaki ilişkilerin geliştirilmesi gerektiğini ortaya koymaktadır.” dedi.
KIBRIS MESELESİNDE DEĞİŞİKLİK YOK
Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin, Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın toplantıya davet edilmesini “yüksek öneme sahip stratejik bir siyasi hamle” olarak değerlendirmesiyle ilgili olarak Ertuğruloğlu, bu yorumun Kıbrıs meselesinde bir değişiklik anlamına gelmediğini belirtti.
Rum tarafının, Türkiye’nin bölgedeki diplomatik ve stratejik etkinliğinden ve Doğu Akdeniz politikalarındaki kararlılığından endişe duyduğunu ifade eden Ertuğruloğlu, GKRY’nin kendi çıkarlarını AB’nin stratejik çıkarlarıyla örtüştüremediği noktada bu tutumun sürdürülemez hale geleceğini söyleyerek, şunları kaydetti:
“17-18 Nisan 2024 tarihlerinde Brüksel’de gerçekleştirilen AB Devlet ve Hükümet Başkanları Özel Zirvesi sonuçları çerçevesinde Türkiye ile iş birliği ve karşılıklı fayda sağlamaya yönelik bir ilişki geliştirilmesinin AB’nin stratejik menfaatine olduğu vurgulanmıştı. Bununla birlikte, Türkiye’yle AB arasındaki iş birliğinin ilerletilmesi Kıbrıs meselesiyle ilintilendirildiği de keza hatırlanacaktır. Gelinen aşamada ne Türkiye’nin ne de KKTC tarafının Kıbrıs meselesine ilişkin tutumunda herhangi bir değişikliğe gidilmediği malumunuzdur.
Bu bağlamda, bahse konu davetin ve diyalog arayışının Kıbrıs meselesinden bağımsız olduğunu, bölgesel ve küresel sınamalar neticesinde ortaya çıkan bir diyalog arayışı olduğunu düşündüğümü bir kez daha vurgulamak isterim.
Bu çerçevede, Avrupa Birliği’nin stratejik çıkarlarının diyalog ve diplomasi kanallarının canlandırılmasından yana olmasından ötürü Kıbrıs Rum tarafının bahse konu davete ‘yeşil ışık’ yakmaya zorlanmış olabileceği akla gelmektedir. Keza GKRY yetkililerinin bahse konu davet nedeniyle ciddi eleştirilere maruz kaldığı basına da yansımaktadır. Hal böyleyken, gerek içte gerekse dışta itibar kaybı yaşama kaygısıyla hareket eden Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin bahse konu kararı sahiplenir gibi görünmekten başka çaresinin kalmadığı akla gelmektedir.
Öte yandan, ne Türkiye’nin ne de Kıbrıs Türk tarafı olarak bizlerin Kıbrıs meselesine ilişkin tutumunda bir değişiklik bulunmadığını bir kez daha vurgulamak isterim. Ada’da iki taraf arasında bir anlaşmaya varılabilmesi için Ada’daki mevcut gerçeklerin idrakine varılması ve iki farklı kültür, dil ve dine sahip iki ayrı halk ve iki ayrı devlet olduğundan yola çıkılması gerekmektedir. Bu çerçevede, Ada’da ve Doğu Akdeniz bölgesinde kalıcı barış ve istikrarın sağlanması için Kıbrıs Türk halkının özgür iradesinin kabul edilmesi ve özden gelen hakları olan egemen eşitlik ve eşit uluslararası statüsünün tescil edilmesi gerekmektedir.”
“AYAKÜSTÜ TEMASLARA ANLAM YÜKLEMEYİN”
Brüksel’deki toplantıda Hakan Fidan ile Rum Dışişleri Bakanı arasında bir görüşme olabileceği yönündeki iddiaları da değerlendiren Ertuğruloğlu, Türkiye’nin GKRY’yi tanımadığını ve bu nedenle resmi bir görüşmenin söz konusu olamayacağını vurguladı.
Ancak, GKRY liderliğinin, AB nezdinde yaşadığı zemin kaybını örtbas etmek amacıyla böyle bir görüşmeyi istismar edebileceğini belirtti.
Geçmişte de Türkiye ile GKRY yetkilileri arasında benzer ayaküstü gayri resmi karşılaşmaların yaşandığını hatırlatan Ertuğruloğlu, bu tür temaslara fazla anlam yüklemenin doğru olmadığını belirterek, şöyle devam etti:
“Bilindiği üzere Türkiye Cumhuriyeti, Kıbrıs Türk halkının 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti’nden kaynaklanan haklarını gasp etmiş olan GKRY’yi tanımamaktadır. Hal böyleyken Türkiye Cumhuriyeti ile GKRY yetkilileri arasında herhangi bir resmi görüşme gerçekleştirilmesi söz konusu değildir. Öte yandan, GKRY liderliğinin AB nezdinde yaşadığı zemin kaybını örtbas etmek üzere bahse konu toplantı marjında Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanıyla olası bir gayrı resmi mahiyetli sohbeti istismar etme yoluna gitmek isteyebileceği aşikârdır. Nitekim, geçmişte de çeşitli toplantılar marjında Türkiye Cumhuriyeti yetkilileriyle GKRY yetkilileri arasında gayrı resmi ayaküstü bir takım karşılaşmalar gerçekleştiği bilinmektedir. Bu gibi görüşmelere pek fazla anlam yüklemenin doğru olduğunu düşünmüyorum.”
“TÜRKİYE, EN BÜYÜK DESTEKÇİMİZ”
Türkiye’nin Avrupa Birliği ile olan ilişkilerinde daha aktif bir rol üstlenmesinin, KKTC’nin uluslararası arenada tanınma mücadelesine olumlu yansıyacağını söyleyen Ertuğruloğlu, Türkiye’nin bölgesel ve uluslararası kuruluşlarda daha etkin rol almasının, KKTC’nin sadece AB nezdinde değil, küresel ölçekte de daha fazla dikkate alınmasına katkı sağlayacağını ifade etti.
Ertuğruloğlu, Türkiye’nin Kıbrıs Türk halkının hak ve çıkarlarını koruma konusunda her zaman en büyük destekçisi olduğunu belirterek, Türkiye’nin AB ve uluslararası arenada daha etkin bir rol üstlenmesinin, KKTC’nin uluslararası tanınma mücadelesinde önemli bir itici güç olacağını vurguladı.
Daha fazlası
DMK, Müslüman Kültür Günü münasebetiyle kapılarını açtı
“KKTC’nin mevcudiyeti ve egemenliği asla taviz verebileceğimiz konular değildir”
United Karlsruhe Basketball 10 yaşında