08/05/2024

BW News

Nachrichten aus der Welt

MİRAS HUKUKU BAĞLAMINDA KİŞİLERİN HAKLARI

BWHABER

Karlsruhe 3 Şubat 2019

Miras hukuku gerçek kişinin ölümü veya gaipliği halinde, bu kişinin malvarlığının kimlere ve nasıl intikal edeceğini düzenleyen hukuk dalıdır. Miras hukukuyla ilgili yasal düzenleme Türk Medeni kanununun 3. Kitabı nın 495.-682. maddeleri arasında yer almaktadır.

Kanuni düzenlemeye göre yasal mirasçı ve atanmış mirasçı olmak üzere iki tür mirasçılık vardır. Yasal mirasçılık, miras bırakanın iradesine bağlı olmayan, kanundan kaynaklanan ve miras bırakanın ölümü üzerine terekenin doğrudan herhangi bir işlem gerek duymaksızın mirasçılara geçtiği sistemdir. Kanuna göre yasal mirasçılar kan hısımları (altsoy, ana-baba, büyükana-büyükbaba, evlilik dışı doğmuş ve soy bağı kurulmuş olanlar) evlatlık, sağ kalan eş ve devlettir.

Atanmış mirasçı ise miras bırakanın kendi iradesi ile mirasın bir kısmını veya tamamını belirli bir kişiye bırakması ile mirasçı olan kişidir. Bu kişinin miras bırakan ile herhangi bir akrabalık bağının olup olmamasının bir önemi yoktur.

 Mirastan mal kaçırma (muris muvazaası), mirasta saklı pay ve mal paylaşımı, tenkis davası, vasiyetnamenin düzenlenmesi ve iptali, mirasçılıktan çıkarma, mirasın reddi vb. gibi miras hukuku sorunları sıklıkla yaşanmaktadır.

Mirasbırakanın ölümü ile birlikte yasal mirasçılar terekeye elbirliği mülkiyeti ile sahip olurlar. Murisin ölümüyle birlikte Mahkemeden alınan ve ölen bir kimsenin mirasçısı olduğunu gösteren resmi belgeye veraset ilamı denir. Mirasçı belgesi olarak da bilinen veraset ilamı iki farklı yerden alınabilir. En basiti noterdir, tüm mirasçılarım gitmesine gerek kalmadan tek bir kişi tarafından, bir dilekçe ile alınmaktadır.

Fakat mirasçılar içinde yurtdışında yaşayan ya da yabancı uyruklu olanlar var ise veya herhangi bir anlaşmazlık oluşmuşsa, veraset ilamı böyle durumlarda Sulh Hukuk Mahkemeleri tarafından verilmektedir.

Almanya da yaşayanların karşılaştığı sorunların başında Türkiye de mirasçısı oldukları fakat Türkiye de yaşan akrabalarının kullandıkları ve kendilerine yasal miras payını vermedikleri terekeler gelmektedir. Böyle bir durumda izaleyi şuyu  (ortaklığın giderilmesi) açılmak suretiyle kişiler haklarına kavuşabilmektedir. Ortaklığın giderilmesi davası elbirliği mülkiyeti ile sahip olunan terekede ki paydaşlığı sonlandırmakta kişisel mülkiyete geçişi sağlamaktadır ve taraflar için benzer sonuçlar doğurmaktadır. Ortaklığın giderilmesi davası tüm ortaklara karşı açılır.  Davayı açan paydaş dava harcını ve mahkeme giderlerini davanın başında ödemek zorunda kalsa da davanın sonunda mahkeme giderleri ve avukatlık ücretleri payları oranında taraflara yükletilir. İzale-i şuyu davasında davanın kazananı veya kaybedeni olmaz, davanın tarafı olan herkes davadan aynı şekilde etkilenir. Dava matbu harca tabidir ve masraflı bir dava değildir. Yargılama uzun sürmemekle birlikte yurt dışına tebligat ve mirasçı sayısı yargılama süresinin uzamasında etkili olmaktadır. Çünkü yurt dışı tebligat ortalama 4-6 ay sürmekte bu da yargılamayı uzatmaktadır.

Yargılama sonunda ya aynen taksim suretiyle ya da satış suretiyle ortaklığın giderilmesi kararı verilmektedir.

Aynen taksim suretiyle ortaklığın giderilmesi kararında malın nasıl bölüşüleceğini dava sırasında tarafların anlaşması veya malın paylaşmaya uygun olması halinde hâkim karar vermektedir. Ayrıca paylaşılacak malın mevzuat hükümleri uyarınca taşınmazın yüzölçümü ve tarım arazilerinin niteliği ile imar mevzuatına göre aynen taksimin mümkün olup olmadığına da dikkat edilmesi gerekmektedir.

Aynen taksim suretiyle paylaşmada paylar arasında değer farkı bulunması halinde denkleştirme yapılmak suretiyle pay değerleri birbirine eşitlenir. Örneğin üç katlı evin ve 3 mirasçının olduğu aynen taksim suretiyle ortaklığın giderilmesinde, dava sırasında alınacak bilirkişi raporuna göre 1. Kat 90.000, 2. Kat 100.000 ve 3. Katın değerinin 110.000 olduğu ve taşınmazın toplam değerinin 300.000 olduğu bir durumda paydaşlara 100.000 er bin düşecek şekilde paylaştırma yapılması gerekmektedir bu durumda 3. Katı alan paydaşın 10.000 TL 1. Katı alan paydaşa vermesi gerekmektedir.

Mirasçıların anlaşamaması veya paylaşmanın mümkün olmaması durumunda ortaklığın satış suretiyle sonlandırılması gerekmektedir. Malın satışı mahkeme kararı sonrası satış memurluğu aracılığıyla yapılmaktadır. Satış açık artırma yoluyla herkesin katılabileceği ihale ile yapılmaktadır. Tüm paydaşlar anlaşmaları durumunda açık artırmanın sadece kendi aralarında yapılabilir. İhaleye katılacak kişilerin satışı yapılacak malın muhammen bedelinin %20 sini teminat olarak yatırmaları gerekmektedir.

Malın satılması durumunda yargılama giderleri ve satış masrafları düşüldükten sonra kalan miktar paydaşlar arasında paylarına göre taksim yapılmakta ve ortaklık son bulmaktadır. Burada ki pay mirasçının konumuna ve sağ olan eş bulunup bulunmamasına göre değişmektedir.

Mirasta mal kaçırma

Miras anında sık karşılaşılan bir diğer durumda muris muvazaasıdır(mirastan mal kaçırma). Bu durumda görünüşteki işlem ve gizli işlem olmak üzere iki işlem bulunmaktadır.  Görünüşteki işlem tarafların gerçek iradesini yansıtmaz ve üçüncü kişileri aldatmak amaçlanmaktadır. Örneğin, bağışlanmak istenen mal, satış işlemi ile devredilerek üçüncü kişiler aldatılmak istenmektedir. Yine bağışlanmak istenen malın ölünceye kadar bakma sözleşmesi ile devredilmesi bu duruma bir örnektir. Genellikle mirasbırakanın ve mirasçılardan birinin diğer mirasçılara daha az ve hiç pay vermemek adına yaptığı bir işlemdir. Muris muvazaası davasını miras hakkı ihlal edilen tüm mirasçılar açabilmektedir ve muvazaayı her türlü delille ispat edebilirler. Mirasçılardan her biri diğer mirasçıların olurunu almadan kendi payı oranında bu davayı açabilir. Muris muvazaası davası murisin ölümünden sonra açılabilir ve zaman aşımı veya hak düşürücü süreye tabi değildir.

Konuyla ilgili Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2015/1531 Kararı ‘’Mirasçılardan mal kaçırma amacıyla yapılan taşınmaz temliklerinde iki işlem vardır, bunlardan görünürdeki işlem, yani satış sözleşmesi tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli işlem yani bağış işlemi de resmi şekilde yapılmadığı için geçersizdir. Bu geçersizlik, miras hakkı ihlal edilen tüm mirasçılar tarafından dava yoluyla ileri sürülebilir. Ayrıca, temlik tarihinde miras bırakanın ekonomik durumunun iyi olması, taşınmaz mal satma ihtiyacının olmaması, taşınmaz devrinde o tarihteki değeri ile akitte gösterilen değer arasında fahiş bir fark olması, taşınmazı devralanın böyle bir ekonomik güçte olmaması gibi durumlar miras bırakanın mirasçılardan mal kaçırmaya yönelik hareket ettiğini ve yapılan temlikin muvazaalı olduğunu gösterir. ‘’denilmiştir ve konuyu izah eden bir karardır.

Muris muvazaası davası tapu iptali ve tescili gibi değişik dava türlerini bünyesinde barındırmakla birlikte dikkatle takip edilmesi gereken bir dava türüdür.

Miras hukuku alanda bir diğer önemli husus vasiyetnamedir. Vasiyetname mirasbırakanın son isteklerini ve mirasın paylaşım esaslarını belirlemiş olduğu yazılı belge veya sözlü beyanlarıdır. Vasiyetname resmi memur(noter) huzurunda düzenlenebileceği gibi kendi el yazısı veya olağanüstü koşullarda sözlü olarak yapılabilir. Mirasbırakan vasiyetname ile son yerleşim yeri sulh hukuk mahkemesidir.

Vasiyetname kanunda belirtilen unsurları taşımadan yapılmış ise vasiyetnamenin iptali için menfaati bulunan mirasçı veya vasiyet alacaklısı iptal davasını Asliye Hukuk mahkemesin de açılabilir.

Mirasbırakan vasiyetname aşağıda ki işlemleri yapabilir;

Mirasçılardan biri veya bir kaçı mirasçılıktan çıkarılabilir (MK m.510),

Mirasçı atayabilir (MK m.516),

Mirasçılardan birine veya üçüncü bir kişiye belirli mal vasiyeti yapabilir (MK m. 517),

Koşullar ve yükümlülükler koyabilir (MK m 515)

Vasiyetname kanunda belirtilen şekil şartlarına uygun olarak yapılmalıdır aksi halde geçerli bir vasiyetname düzenlenmemiş olur. Kanunda belirtilen vasiyetname şekil şartları aşağıda kanun numarası belirtilmiş maddelerde açıklanmıştır.

Resmi vasiyetname (MK m.532-537),

El yazılı vasiyetname (MK m.538),

Sözlü vasiyetname (MK m.539-341).

Vasiyetnameler sulh hukuk hakimi tarafından açılır. Görevli mahkemede vasiyet bırakanın son yerleşim yeri sulh hukuk mahkemesidir.

Konuyu aydınlatması bakımından Yargıtay 3. HD. 2015/18917 E.-2016/412 K. ‘’Dava konusu uyuşmazlık, ehliyetsizlik iddiasına dayalı olarak vasiyetnamenin iptaline ilişkindir. Ehliyetsiz olduğu iddia edilen vasiyetçinin vasiyetname tarihine yakın günlerde ve sonrasında tedavi görüp görmediği konusunda tarafların bilgisine başvurularak, varsa doktor raporları veya tedavi gördüyse buna ilişkin tüm kayıtların eksiksiz getirtilerek dosyaya konması, işlem tarihinde miras bırakanın ehliyetsiz olup olmadığının tespiti için dosyanın ATK’ya gönderilmesi ve buna ilişkin rapor alınması gerekir. Tüm bu işlemler yapılmadan, deliller tam olarak toplanıp bunun sonucunda ATK’dan rapor alınmadan eksik inceleme sonucu karar verilmesi yerinde değildir.’’ yol gösterici niteliktedir.

Vasiyetnamenin geçerliliği, kanunda belirtilen şekilde düzenlenmesine bağlıdır. Mirasçılar, geçerli tanzim edilen bir vasiyetnameye karşı vasiyetnamenin iptali davası açamayacağı gibi miras bırakanın son arzularına uygun hareket etmek zorundadır. Bu nedenle vasiyetnamenin hazırlanması sürecinde avukat yardımından faydalanılması gerekmektedir.

Miras hukuku geniş ve teferruatlı bir hukuk dalıdır mümkün olduğunca konuları kısa bir şekilde anlatmaya çalışmışsakta her kanun maddesi üzerin de uzun uzun açıklama yapılabilecek bilgiler içermektedir. Bu alanda hakkını aramak, hak kaybına uğramamak varsa mağduriyetlerini gidermek için hata yapılmaması gerekmektedir. Zira zamanaşımı veya hak düşürücü sürelerin geçirilmesi veya yanlış bir makama başvuru telafisi mümkün olmayan hak kayıplarına neden olmaktadır. Belirtmiş olduğum sebeplerden ötürü miras hukuku alanında yapılacak işlemlerde avukat yardımından faydalanılmasında yarar vardır.

Faydalı olması dileğiyle Almanya ya Karlsruhe ye selamlarım ve saygılarımla

Av. Emrah DAĞLI

Konu ile bilgi almak, soru sormak isteyenler aşağıda belirtmiş olduğum mail adresinden iletişime geçebilirler. Hukukun diğer alanları ile ilgili yazılarımız devam edecek olup talepler doğrultusunda konular belirlenecektir.

İletişim :

Mail : av.emrahdagli@gmail.com

Tel :0090 533 147 71 20